2023 yılı, tarım sektörü için zorlu bir yıl olmayı vaat ederken, özellikle meyve yetiştiriciliğinde büyük kayıplara neden olan ani bir don olayı, bahçelerdeki durumu daha da iç karartıcı hale getirdi. Geçtiğimiz günlerde birçok bölgede görülen bu beklenmedik hava durumu, elma ağaçlarının çiçek açma dönemine denk gelmesiyle, meyve veriminin neredeyse sıfıra inmesine yol açtı. Başta Aydın, Manisa ve İzmir gibi elma üretim merkezleri olmak üzere, etkili alanlar tam anlamıyla bir felaketle karşı karşıya kaldı.
Don olayının etkisiyle bir dizi sorun yaşandı. Özellikle köylü ve çiftçiler, iş gücünü ve kaynaklarını yüksek verimli bir ürün almak için harcamışken, bu ani olumsuzluk tüm planlarını alt üst etti. Türkiye’nin elma ihracatı, yıllık ortalama 300 bin ton iken, bu yıl bu rakamda ciddi bir gerileme bekleniyor. Hava koşullarının öngörülemezliği, bölgenin ekonomik dengesini de sarsmaya başlamış durumda. Üreticiler, bahçelerinde hayal kırıklığı yaratan durumla karşı karşıya kalmışken, birçok çiftçi elmalarının çiçek açtığını ancak don tarafından yok edildiğini bildirdi. Yetişen tek elmadan bahsedildi ancak o da verim açısından uygun olmadı. Elma ağaçlarından yılda ortalama 4000 ton ürün beklenirken, bu yıl sadece bir tane elma yetişmesi, gözler önüne serilen bir felaketin ne denli büyük olduğunu gösteriyor.
Çiftçiler, yaşadıkları bu olumsuz duruma karşın, gelecek yıllar için umutlarını korumak istiyor. Don olayının etkilerinin geçici olduğunu düşünen bazı çiftçiler, hava tahmin sistemlerinin geliştirilmesi gerektiğini, böylece benzer durumların önceden tespit edilebileceğini ifade ediyor. Ek olarak, çiftçiler arasında dayanışmanın arttığını görmek, bu tür krizlerin üstesinden gelinmesi için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Tarım Bakanlığı’nın gerekli destekleri sağlayarak, bu dönemde üreticileri yalnız bırakmaması gerektiği de sıkça dile getirilen bir başka konu. Yardımcı sübvansiyonlar, modern sulama sistemleri ve hasat sonrası depolama imkanlarının iyileştirilmesi gibi önlemler, çiftçilerin üretim kabiliyetini artırabilir. Dolayısıyla, sadece hava olaylarına karşı değil, aynı zamanda ekonomik zorluklara da karşı bir kalkınma hamlesine ihtiyaç duyulmakta.
Özet olarak, bu yıl yaşanan don olayı, sadece elma üretimini etkilemekle kalmayıp, tarım sektörünü de derinden sarsma potansiyeline sahip. Çiftçilerin yaşadığı kayıplar, uzun vadede hem yerel ekonomiyi hem de tarımsal istikrarı tehdit etmeye devam edecek gibi görünüyor. Hükümetin, tarım sektörüne yönelik atacağı adımlar, bu krizin atlatılmasında belirleyici bir rol oynayacak. Elma yetiştiriciliğinde yaşanan bu olumsuz gelişmeler, geleceğin tarım politikaları ve stratejileri açısından da bir dönüm noktası olma potansiyeli taşıyor.